Sakin, sessiz,
tam kafa dinlemelik! Akşamları denizin dibinde balığınızı yiyip rakınızı yudumlayacağınız,
bol oksijenden neredeyse horozlarla güne
başlayacağınız ve tüm günün uzun uzun
keyfini süreceğiniz bir tatil kasabası
arıyor iseniz Palamutbükü doğru adres.
Yolunun uzunluğu konusundaki
yorumun pek iç açıcı olamayabilir. Viraj seven bir insan olmadığım için sıklıkla
gidermiyim emin değilim ama Marmaris’in, Datça’nın o dön dolan yollarına
alışkın tatil severleri çok da etkileyeceğini sanmam.
Palamütbükünü
çevremdeki insanlardan çok duymuş olmama rağmen bir türlü fırsat bulup
gidememiştim, bu yaz Haziran’da çok yakın bir arkadaşımın düğünü vesile oldu
bizim bu huzur cennetini keşfimize. Arkadaşım arayıp bizim düğün Palamütbükün’de
deyince oldukça mutlu oldum. Çifte
piyango vurmuş oldu. Hem düğünün tadını çıkarıp hem de Palamütbükü’nü görmüş
olacaktım.
Bakir ve çok da
keşfedilmemiş bir kasaba olduğundan 4 gün konaklamak bence kafi. Daha fazla
kalırsanız yapacak çok farklı birşey bulamayabilirsiniz, az kalırsanız da
gittiğiniz yola değmez. Ama uzun bir
molaya ve kafa dinlemeye itiyacım var derseniz en kaliteli vitaminlerden ve
dopinlerden çok daha iyi geleceğine eminim Palamutbükün’de olmanın.
Neyse anlatayım
biz nasıl gittik, neler yaptık bu 4 günlük kaçamakta. Perşembe sabahı en erken uçakla Dalaman’a gittik. Ordan
ayarladığımız özel transferle 3 saat sonra kendimizi Palamütbükünde bulduk. Up uzun bir sahil ve ufak tefek yan yana
pansiyonlar var. Kasabanın sonunda ise pansiyonlara nazaran çok daha modern
konaklama yeri olan Mavi Beyaz otel çıkıyor karşınıza. Sanki oteli
Yunanistan’in bir adasından kapıp gelmişler. Bembeyaz bir yapı ve minik mavi
panjurları o kadar sempatik ki. Belli ki keyifle döşenmiş ve özenilmiş. Tahmin
edersiniz ki konaklama fiyatı pansiyonlara göre çok daha yüksek. Başbaşa bir
tatil için gidiyorsanız bence değer. Buk pansiyon, Tuna pansiyon, Aylin Ahşap
Evler, Deniz Apart otel ve birkaçı daha. Ara sokaklarda da pansiyonlar var ama
tavsiyem sahil üzerinde olanlarda konaklamanız. Biz Aylin Ahşap Evlerde
konakladık. Şirin ahşap evler oldukça temiz, sabahları deniz kenarında
yaptığınız serpme kahvaltılar da oldukça keyifli. Tüm gün zaten hiç birşey
düşünmeden sahilde uzanmanın keyfine diyecek yok. Bu arada bir tiyo, eğer güne erken başlamayı
sevenlerdenseniz kahvaltıdan önce 7 gibi mutlaka denize girin. Gerçekten
masmavi bir çarşaf sizi kucaklıyor, hem de yanlızca sizi.
Aylin Ahsap Evler |
Mavi Beyaz Otel |
Mavi Beyaz Otel |
Akşam yemek
yiyeceğiniz yerler yine bu pansiyonların restaurantları. Taze balık ve meze,
yanında da içeceğiniz, denize nazır
püfür püfür yemek yemek keyifli. Hele
birde ay sizinle ise o tatil, yakamozun şerefine bir kadeh daha içilir. Bu
arada etrafta işletme yoğunluğu olmadığından ışık az, bu nedenle gece yapılacak
en keyifli şey şezlongların üzerine uzanıp elinizle dokunsanız
alabilecekmişsiniz gibi olan yıldızları seyretmeniz. Yüreğinizi
aydınlatacağından eminim, kayan bir yıldız görürseniz benim için de dilek tutun.
Çocukluğumda yapmayı en çok sevdiğim şeylerden biriydi.
Hayat
palamütbükünde o kadar sakin ki Mavi Beyaz Oteldeki düğün sayesinde baya bir
hareket kattık sanırım adaya. Kumsaldaki o harika çardak bu günü
daha anlamlı ve romantik kılmak için oldukca yeterliydi. Yemek kısmı otelde ve dans yine
kumların üzerindeydi. Sabahın erken
saatlerine kadar kumların üzerinde dansın ve düğünün baya bir keyfini çıkardık.
Insan bu tarz
yerlere geldiğinde sadece şunu anlıyor. İstanbul ve benzeri büyük şehirler de
hep bir koşuşturma ve birşeylere yetişme çabası, burada ise oldukça
durağan. Zaman olması gerektiği gibi akıyor. Trafikde, anlamsız kavgalar ve
dalaverelerle vakit harcamıyorsunuz. Sadece huzur, sakinlik ve dinginlik. Yolu
ne kadar uzun gelse de arada bir sarj etmek icin buralara kaçmakta fayda var. Unutmadan meşhur Datça
bademinden almadan dönmeyin.
İyki evlendiniz
can dostlar, bize de bahane oldu. Onlar erdi muradına biz çıkalım kerevetine...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder