Etiketler

8 Kasım 2013 Cuma

Kardeşimin Hikayesi, Zülfü Livaneli


Kitabın arkasını çevirdiğinizde gördüğünüz ilk ve tek cümle;“Aşk bir uçurum kenarında gözü bağlı yürümektir" .
Cümleyi okur okumaz aşk ne kadar derine inebilir ki diye düşünmeye başladım ve kafamda konu için bir aşk hiyasinin ağdalı anlatımı diye düşündüm. Tamamen yanılmışım, ne yalan söyleyeyim bu kadar iyisini beklemiyodum.  Livane'linin kalemini seviyorum, Serenad'da oldukça güzeldi ama bu kitabın özellikle sonuna doğru heyecanlanması elinizden bırakamamanıza sebep oluyor.

Aslında anlatılan bir aşk hikayesinden çok "karasevda". İnsan duyguları içerisinde en tehlikeli ve güçlü olanı. Sevginin, aşkın, tutkunun ötesinde bir boyut. Onsuz olamama, hiçbir koşulda vazgeçmeme, onsuz nefes alamama hali, kısaca bir insanın öteki insan için kendini körü kürüne mahfetmesi, tamamen kendinden vazgeçmesi ve idefiks yaptığı seyin arkasından gözü kapalı koşması durumu. Hele bir de karşılıklı değil ise intahar ve cinayete kadar sürüklenme hali.
Evet aşk belki bu dünyada en güzel, en heyecanlı, en kıpır kıpır ve bazen de en can acıtan duygu ama karasevda başka bir boyut. Ne demek istediğimi Zülfü Livaneli’nin yorumu ile kitabı okuyunca çok daha iyi anlayacaksınız.

Roman Karadeniz’in ufak bir köyünde yaşanan cinayet hikayesi ile başlıyor. Ana kahraman kalabalıktan elini eteğini çekmiş, duygularından tamamen arınmış, kendi halinde sakin yaşamayı seçen ama bir okadar da garip davranış ve alışkanlıkları olan bir inşaat mühendisi. Kendince oldukça hedonist bir yaşam sürüyor. Kahramanımızın hikayesi, köyde yaşanan cinayet sonucu hikayeyi araştırmak için köye gelen gazeteci kızla tanışması ile başlıyor, hem kendi hem de kardeşinin hikayesini okuyucuya aktarması ile devam ediyor.

Roman baş karakteri dolayısı ile şizofreniyi bizlere çok olağandışı bir halde anlatıyor. Duygulardan uzak, herşeyi unutarak yaşayan bir insan ama kendi gençliği ve kardeşinin hikayesi an be an aklında. Yaşadıklarından dolayı dokunamama hastalığına kapılmış ve mühendislik yaratıcılığı ile kendisine sarılma makinası yaratmış. Roman özellikle son sayfalara doğru daha da heyecan kazanıyor. Duygularını yitiren bu kişi dudaklaına değen yumuşak bir öpücükle sanki hayata geri dönüyor ve asıl gerçekler o andan sonra gün ışığına çıkıyor. 
İyisimi siz okuyun bakalım benim gibi heyecan duyacak mısınız.








1 yorum:

  1. Ben de kitabı çok beğendim ve severek yorumladım. http://www.kitapsohbetcisi.com/2013/12/livanelinin-matruskas-kardesimin.html

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...