Etiketler

27 Nisan 2012 Cuma

"Tunus" Kapıların Etkisindeyim...

Son dakika vizesiz bu bayram nereye gidelim diye düşürken kendimizi bir Kuzey Afrika ülkesinde bulacağım hiç aklıma gelmezdi. Beklentimiz deniz ve güneş olsun, şöyle ayaklarımızı uzatıp oturalım idi. Bembayaz evler, mavi penceler ve özenle yapılmış kapıların bizi etkileyeceğini hiç düşünmemiştik.

Ülkeye adım atar atmaz size karşılayan ılıman iklim Tunus’un  Akdeniz iklimine sahip olduğunun bir göstergesi. Özellikle benim gibi Istanbul’da havalar soğumaya başlamışken bu seyehati gerçekleştirdiyseniz güneş daha da bir kıymetli oluyor.  Uzun sahillere ve pırıl pırıl kumsallara sahip olmasından dolayı insanlar geçiminin çoğunu turizden kazanıyorlar.
Tur operatörümüzün anlattığı kadarıyla en kaliteli hurma dünyada Tunus’da yetişiyormus, zeytinyağ üretiminde dünyada ilk 11’de ve fosfat yatakları Afrika’nın en iyisiymiş. Tahmin edileceği üzere deve ticareti ve deriside meşhurmuş.  Unutmadan şuan sıklıkla cilt ve saç için kullanılan ve ülkemizde pahalıya satılan Argan yağını oldukça ucuza bulmak mümkün. Kullandığınız birşey ise bol bol almanızı öneririm.

Sokaklarda dolaşırken fark ediyorsunuz ki insanları çok sıcak, dilinizi bilmeseler de bir şekilde çat patda olsa sizinle iletişime geçmeye çalışıyorlar. Aslında Türk insanının hiç de yabancı olmadığı bir özellik bu. Halkın %98’i müslüman, ana dilleri Arapça ve Fransızca.

Biz Sousse’da Hotel Orient Palaca’da kaldık. Güzel bir sahil oteli, odalar oldukça geniş ve balkonlu. Sabah ve akşamları açık büfe yemek servis ediliyor. Yemekler çok harika olmasada karnınızı doyuraracak birşeyler mutlaka buluyorsunuz.  Şehir merkezine yürüyerek 20 dk ama minibus ya da taksi imkanı da mevcut.

Merkeze indiğinizde güzel bir limanla karşılaşıyorsunuz. Bölgenin adı Port el Kantaui, yat limanının adı ise Les Maisons de le Mar.  Yan yana duran korsan tekneleriyle mutlaka resim çektirin. Bu tekneler gündüzleri tura çıkıyorlar. Pazarlık ederek kendinize bir korsan gemi gezisi ayarayabilirsiniz. Limandan karşı sokağa geçerseniz turistik Sousse pazarını görürsünüz. Küçük tezgazlar ve hediyelik eşya satın alabileceğiniz dükkanlar mevcut. Ara sokaklara doğru girip yürümenizi tavsiye ederim. Hangi sokağa girerseniz girin güneye doğru yürüdüğünüzde hepsi sizi yat limanına çıkarıyor. Merkezde içerlere doğru ilerlerseniz Hannibal Park’ı göreceksiniz, burası bizim lunaparklarımızdan farksız, oldukça kalabalık çünkü lokal halk genelde eğlenmek için bu tarz yerleri tercih ediyor. Sousse’dan sonrasını size bölge bölge anlatıyor olacağım.

Tunus: Mimariye ve sanata ilginiz var ise  dünyanın en ünlü mozaik müzesi olan Bardo müzesi Tunus merkezde bulunuyor. Hatırlayanlarınız vardır James Bond filminde mekan olarak kullanılmıştır. Görülmeye değer.

Sidi Bou Said: Bölge biraz yunan adalarını andırıyor. Güzel bir sahil kasabası.

Kaurion: Sousse’a 60 km uzaklıkta. Büyük manastır, saray ve camileriyle ünlü bir kasaba. Arka sokaklardan saraya giderken yürüyüş yaparsanız sizi rengarek kapılar karşılıyor olacak.

Nabeul:  Burasıda diğer kasabalarla benzerlik gösteriyor diyebilirim, büyük bir açık pazarı var. Hediyelik eşya almak isterseniz buraya gelmeyi bekleyebilirsiniz. Sousse’daki açık pazara kıyasla daha çok seçenek var. Pazarın sonuna doğru büyük teraslı bir restaurant’da yemek için grup olarak mola verdik. Önceden haberleri olmamasına ragmen hızlı bir şekilde seçtiğimiz yemekleri servis ettiler. Ülkenin en ünlü yemeği olan kuskusu tatmadan dönmeyin, bizim bu restaurant’da yediğimiz kuskus gerçekten güzeldi. Bir de baharatlı Marguez adını verdikleri sosisleri var, benim ağız tadıma göre biraz ağır ama yine de denenebilir. En tipik içecekleri ise naneli sıcak yeşil çayları. Bizim poşet çaylarımzıdan farkı tadı oldukça yoğun. Yeşil çay sevenler için iyi bir tercih olabilir.

Hamammet: Sausse gibi turistik bir sahil kasabası. Kilometrelerce uzanan sahile ve beyaz kuma sahip. Sahil boyuncada oteller var tahmin edeceğiniz gibi. Burası Tunus’da gördüğüm kasabalar arasında en modern olanı. Güzel bir deniz, güneş tatili istiyorsanız Hamammet’i tercih etmenizi öneririm. Alısveriş yapmadan dönmem diyenler için Medina Çarşısı gezilebilir. Çarşının orada modern kafeler var. Tunus’a seyehat yazdığınızda internette hemen her yerde rastlayacağınız kumsal ve sandal resimleri işte tam da buraya ait.

Tunus’un güzel tarafı Türkelere vize uygulamıyor olması. Yani aklınıza ne zaman eserse, kendinize uygun fiyatlı bir deniz tatili ısmarlamak isterseniz kendinizi Tunus’da bulabilirsiniz. Söylediğim gibi çok büyük ümitlerle gitmeye gerek yok. Bahsetmis olduğum kapılar, çarşılar genelde her kasabada benzerlik gösteriyor.
Ülkede dolar vey a euro’yu rahatlıkla bozdurabiliyorsunuz fakat eğer exchange ofisten bozdurmayıp markette bozdurayım derseniz üzerini Tunus Dinarı olarak almanız mümkün. O nedenle döviz bürosundan ihtiyacınız olduğu kadar bozdurmanızı tavsiye ederim.

Uzun kumsallarında yürüyüş geçekten keyifli...


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...