Nedense bu ara
hep bir gitmek var içimde. O çok bayıldığım, vazgeçmeyi bir saniye bile
aklımdan geçirmediğim şahane İstanbul bana dar gelir oldu. Bir kayboluş
içindeyim sanki koca şehirde. Boğaziçi köprüsünden her geçişte tadına doyulmaz
manzaranın beni kucakladığını bilsemde tarif edemediğim bir huzursuzluk söz
konusu.
Havası, suyu, trafiği, yolu değil beni bezdiren. Nefesimi duraksatan bir kara bulut var sanki şehrin
üstünde ve bir türlü gitmek bilmiyor.
Belki son yaşanan olaylar, gezi, hükümete güvensizlik, herkesin birbiri
ardından iş çeviyor olması, sahtelik, iki yüzlülük, herşey fevkaladeymiş gibi
insanların birbirine samimiyetsiz gülüşleri ve toplum baskısı altında sıkışıp
bahaneler uydurması. Gazete okuyamaz,
televizyonda haberleri izleyemez hale geldik ne yazık ki. Kim doğru, kim yanlış
birbirine karıştı. İnsanlar korkularından söz söyleyemez hale geldi. Rüya görmüş olmayı çok dilesem de tüm bu
yaşananların hiçbirisi rüya değil.
Çok uzaklara
gitmeden 1 sene önce sorsalar, ben
metropol insanıyım asla kıpırdamam, aradığım herşey elimin altında derdim şimdi
ise yarın çocuklarımıza nasıl bir gelecek bırakacağız onun bile cevabını
veremiyorum. Bırakın geleceği bir ay sonra ne olacağımız meçhul. Ha ne şimdi, bu metropolden kaçınca dert
bitecek mi hayır ama bazen insan çözüm bulamadığı zaman kaçar ya, hatta imkan
olsa biryerlere sığınıp birkaç sene çıkmaz ya işte bu da tam öyle birşey.
Tek istediğim bi
gün uyandığımda ohhh bugün gerçekten hak ettiğimiz bir ülkede yaşıyoruz
diyebilmek. Daha özgür bir memleket, gerçekten demoktarikleşmiş bir süreç ve en önemlisi yaşadığı toplumda mutlu olan bireyler.
Biraz geçmişe şöyle anne babalarımız zamanına dönüp bakarsak belki yine içi fesat, kötülükle dolu insanlar vardı ama çoğunluk değillerdi, şimdi ise çığ gibi büyüyorlar. İyi ve dürüst insanlar ne yazık ki avuç içi kadar kaldılar koca memlette. Bir uyanış olur gibiydi ama herkes yaşananlar sonucu yine sindi ve kabuğuna çekildi.
Biraz geçmişe şöyle anne babalarımız zamanına dönüp bakarsak belki yine içi fesat, kötülükle dolu insanlar vardı ama çoğunluk değillerdi, şimdi ise çığ gibi büyüyorlar. İyi ve dürüst insanlar ne yazık ki avuç içi kadar kaldılar koca memlette. Bir uyanış olur gibiydi ama herkes yaşananlar sonucu yine sindi ve kabuğuna çekildi.
Artık ayağımı
çimene ya da toprağa basarak negatif enerjimi atamıyorum ve anlamsız yere tek çare Istanbul’dan
kaçmakmış gibi her geçen gün şehrimden ve ülkemden soğuyorum. İsyanım var, biri sesimizi duysun!...
Sivecim cok guzel bir yazi olmus, seni tebrik ederim, bircok kisinin duygularini cok guzel ifade etmissin.. bayildim. Bende 1 hafta Toskana vadisinde gecirdikten sonra İstanbula donuste ayni hislere kapildim.. Sevgilerimle, Sibel
YanıtlaSilSivecim cok guzel bir yazi olmus, seni tebrik ederim, bircok kisinin duygularini cok guzel ifade etmissin.. bayildim. Bende 1 hafta Toskana vadisinde gecirdikten sonra İstanbula donuste ayni hislere kapildim.. Sevgilerimle, Sibel
YanıtlaSil