Etiketler

18 Eylül 2012 Salı

Karşı Komşi "KOS"

Diğer adıyla İstanköy Turgutreis’den bakıldığından sanki elinizi uzatsanız gideceksiniz gibi yakın.  Ilık esen rüzgârı, denizi, beyaza boyalı evleri ile Bodrum’u Kos’tan Kos’u Bodrum’dan ayırmak pek kolay değil karşılıklı bakıldığında.

Adaya varış oldukça kolay. Bodrum Kale’den ya da Turgutreis Marina’dan kalkan feribotlarla Schengen vizeniz elinizde ise 45 dk’da kendinizi Kos’da buluyorsunuz, Turgutreis’den gitmeyi tercih ederseniz varış süreniz 30dk’ya düşüyor. Bodrum’dan Gümüslük’e balık yemeğe giderken harcadığınız zaman ile neredeyse aynı.

Boylu boyunca taş duvarlarla döşeli Kos marinaya indiğinizde 5 dk yürüyerek merkeze varıyorsunuz. Gidiş – dönüş feribot  maliyeti 30 euro. Yeter ki feribot saatinden yarım saat önce limanda olun. Yazılanın aksine adalara vizesiz girilemiyor o nedenle sakın kapıda vize alırız gibi haberlere aldanıp yola çıkmayın.
Kos Ege denizinin Türkiye’ye en yakın adası imiş. Bir havalimanı bulunduğunu araba ile dolaşırken keşfettik ama nerelerden uçak var bunu google’a sormak lazımJ

Biz önceden otelimizi ayırttığımız için feribottan iner inmez otelin adresi elimizde başladık sormaya. Adanın merkezi gerçek anlamda çok büyük olmadığından 10 dk yürüyüş ile otelimize vardık. Oteli Türk bir karı-koca işletiyor. Aslına bakarsanız odaları vs temiz, sabah geç kalktığınızda size kahvaltı hazırlıyorlar, hatta “aaa çocuklar ben sizi unutup topladım kahvaltıyı hemen hazırlıyorum” diyecek kadar bile samimiler. Ufak tefek karışıklıklar sorun olmaz bu tatlı çiftle illa tanışalım derseniz Mariem otele uğrayın derim. Önerdikleri plajlar, restaurantlar vs gerçekten adanın en iyileri diyebilirim. Kendi eviniz gibi dolapları açıp bardak, su vs her şeyi alabiliyorsunuz ve sanki yurdunuzdan hiç ayrılmamışsınız gibi herkes Türkçe konuşuyor. Otelin başka bir artı yönü de 1 sokak arkasında kilometre boyu uzanan sahilin olması. Yan yana farklı tatlarda her türlü yemeğe ulaşabileceğiniz, şezlongları kişi başı 2 ila 4 Euro arası değişen yerlerde oturabilirsiniz. Burada tercihi size bırakıyorum. Sahil boyunca yürürken gözünüze kestirdiğinize oturun. Kalite ve temizlik aşağı yukarı hepsinde aynı. Sophies rest’in yemekleri ve plajı hiç fena sayılmaz. Bu arada otel ayırtmadan da adaya gitmek mümkün. Sahil boyu ve sokak aralarında birçok şirin pansiyon, ufak otel tarzı yerler var.

Ada da merkezde bulunan sahilin dışında farklı koylarda var. Buralara ulaşmak için araba, motor ya da ATV kiralayabilirsiniz. Bize otelin sahipleri bu konuda da yardımcı olup acenteden 60 Euro’ya kiralayalacağımız arabayı elimize birde harita tutuşturarak kendi arabalarını kiraladılar. Üstelikte makul bir fiyata. Adanın birbirine en uzak mesafesi tahminimce 1 – 1,5 saat kadar. Adayı çözünce bu daha da kısalabilir ama yol bilmeyince dur sor, haritaya bak 1,5 saati buluyor ister istemez. Kardemena, Kefalos, Tigaki, Antimachia, Mastihari, Marmari ve Pyli gibi koylar adanın en bilinenlerinden. Buralarda ne göreceğiz derseniz çok da farklı bir şey yok, adanın arka tarafına geçtikçe deniz belki biraz daha dalgalı fakat plajlar yumuşacık kum ve boylu boyunca uzanıyor. Benim gibi plaj boyu yürüyüş yapmayı seviyorsanız, gitmeye değer.  Tigaki’deki Mickie Beach’den memnun kaldık.

Kos’da toplam 2 gün kaldığımız için çok da öneride bulanamayacağım belki ama inanın bana gittiğimiz restaurantlar zaten adanın en iyi 2 restaurant’ı imiş. Bu durumda nokta atışı yaptığımız için çok mutlu olduk. Bunlardan biri “Barbauni”. Oldukça sık, içeri girdiğinizde beyaz tenteler, loş mumlar, hafif müzik ve yemekler birbirinden lezzetli. Vizeniz cebinizde ise her sene gidilir valla. Bodrum Gümüşlükte ya da Yalıkavak’da şahane balık yediğini sananlar ki bizde bu gruba dahildik buraya gelince fark ettik ki maddi ve manevi tatmin Kos’da çok daha yüksek. İlla canlı müzik dinleyelim  derseniz Barbauni’nin hemen yanında Caravelle rest’da hem yemek yiyip hem de Yunan müziği dinleyerek dans edenleri izleyebilirsiniz. Hatta sirtaki yapmak isteyenler kendilerini direkt sahneye atabilirler. Biz Türkler kafamız biraz şense her yörenin dansını yaparız biliyorsunuz. “Ela My Friend” dedikten sonra kimse sizi yadırgamayacaktır bence. Neler yiyeceğinize gelirsek sıcak feta cheese (Talagani), Yunan salatası olmazsa olmaz, ızgara kalamar, ahtapot ve jumbo karides’i mutlaka yemelisiniz. Türkiye’de bu fiyatlara yemek mümkün değil. Birde severseniz kızarmış ıstakoz parçaları da ağzınıza layık olabilir. Biz yemeklerden o kadar memnun kaldık ki yanında bolda rakı içince gece bar gezmeye fırsatımız olmadı. Bar tarzı yerlerin önerilerini inşallah önümüzdeki sene yazıya ekliyor olurum. Bu arada Yunanistan’a gittiğinizde her yerde o kadar güzel yerel müzik çalıyor ki inanın bana bara gidip her gün dinlediğimiz tarzda müziklerle kafa yormaya gerek kalmıyor. 

Alışveriş için turistik bakımdan ufak da olsa şirin bir çarsısı var. Hatıra olarak üzeri Kos yazılı el işlemesi örtüler, zeytin ağacından elde yapılan süs eşyalar  en çekici olanları. Sakız likörü seviyorsanız adada iki adet büyük içki satan tekel bayii tarzı dükkân var. Uzo’da almak mümkün tabii. Benim için Türk rakısının yerini hiçbir şey tutmayacağı için boşuna taşıma zahmetine girişmedim. Bir de yerel dükkânların bulunduğu bir çarsı var, illa giyim alışverişi yapalım derseniz oraya yönlenmenizi tavsiye ederim. Onun dışında adaların kaçınılmazı bizim Kapalı Çarşının daha da ucuz versiyonu taklit çantalar, gözlük, saat ve ayakkabılar her 10 mt’de bir  karşınıza çıkabilir.

Merkezde alışverişten yorulup şöyle bir soluklanalım dediğinizde kilisenin hemen önündeki Taverna Kuputu’ya gidebilirsiniz. Sahibi Türk, menüde yok yok. Meze, Ege mutfağı, İtalyan, balık ve et her şey mevcut. Aç çıkmayacağınız garanti. Ayrıca canlı olmasa da keyfinizi yerine getirecek yunanca  müzikler çalıyor. Biz Santorini feribotuna binmeden önce orda yemek yedik. Santorini feribotu demişken Blue Ferry firmasından on-line ya da Kos bayisinden bilet satın alarak farklı adalara ulaşmak mümkün. Blue Ferry dışında başka feribot firmaları da mevcut. Hangi adalara ulaşım olduğunu öğrendikten sonra tercih size kalmış.

Ülkemizin aksine özenerek söylüyorum  ki bisiklet kültürü adada oldukça gelişmiş. Neredeyse çoğu insan araba ya da motor yerine bisiklet tercih eder durumda.  Ada araç trafiğine açık olsa da insanlar bisiklete de bir vasıta gözüyle bakmayı çoktan öğrenmişler. Unutmadan adada Osmanlı mimarisinin izlerini de görmek mümkün. Loziya Camii ve Defterdar Camii adanın merkezinde zaten karşınıza çıkıyor olacak. Diyorum ya camimiz var, çoğu insan Türkçe de konuşuyor hakikaten komşuyuz biz adayla. Birde şu vizeyi kaldırsalar her daim ordayız ama…

Son olarak  yapabileceğiniz başka bir aktivite de 3 adalara düzenlenen günübirlik turlar. Kısıtlı günümüz olduğundan bu gidişimizde tadını çıkaramadık. Seneye inşallah.

Kos Santorini’ye kıyasla daha salaş bir ada olsa da yine de kendinizi Avrupa’da gibi hissetmeniz mümkün. 45 dk’lık bir feribot seyahati ile iyi bir kaçamak noktası. Hizmet, güler yüz, lezzetli yemek ve keyifli müzik derseniz “Haydi Karşı Komşu’ya”… Ben yine gidiyor olacağım.

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...