Bir masal şehrine gitmeye hazır mısınız? Hazısanız
sabırla sonuna kadar okuyun bu yazıyı. Sonunda iyki de gitmişim diyeceğiniz ve
tadına doyamayacağınız gezimizi tüm detayları ile anlatacağım sizlere.
Nereden bahsettiğimi anlayanınız olmuştur belki masal şehir deyince. Bana
şimdiye kadar kendimi Alice Harikalar Diyarında hissettiğim yeri sorsalardı size hiç düşünmeden Prag derdim
taa ki Budapeşte’yi görene kadar.
Toplayın bavulları
Perşembe Pazar bizim gibi bir long weekend kaçamayı yapın sizde. Türk
Havayolları ve Pegasus’un uçuşlarından uygun olanı şeçin. Biz saatleri daha
uygun olduğu için gidiş Pegasus dönüş Türk Havayolları ile uçmayı tercih ettik.
Havaalanından iner inmez otele varmanız trafik olmadığı durumlarda 30 dk kadar
sürüyor. 4 kişi gidiyor iseniz kesinlikle taksiye binmenizi tavsiye ederim.
Keza Türkiye taksi fiyaları ile karşılaştırınca uygun sayılabilir. 7000 Forint
tutuyor, iki sıfını atıyorsunuz ve 70 TL’ye denk geliyor. Macaristan’da
harcadığınız her kalemi TL’ye çevirmek işte bukadar kolay. Taksiye binmek
istemeyenler 200E numaralı otobüse binip son durakta inerek metro bağlantısı
ile istedikleri durağa ulaşabilirler.
Budapeşte içi ulaşım ise rahatlıkla
yürünerek de yapılabilir ama mesafeler tahmin ettiğiniz kadar kısa değil. Bu
nedenle biz Hop an Hop Off adında bir otobüs bileti aldık. 48 saat boyunca istediğiniz
otobüse inip binme ve etrafı ister üstü açık, ister kapalı gezme imkanınız vardı.
Diyelim ki Parlemento binasını gezeceksiniz hemen yakın durağında inip gezinizi
yapıp ardından size en yakın Hop an Hop Off otobüsüne binebiliyorsunuz. Bir diğer
avantajı da bu biletle birlikte 2 kere Tuna nehir turu yapan tekneye binme
şansınız da var. Diğer türlü tek tekne turu pahalıya geliyor. Belirttiğim
linkten durakları ve rotayı da gitmeden inceleyebilirsiniz.
Hop and Hop Off Turundan - Kulağımızda Kulaklıklarımızla |
Budapeşteyi ben tabana kuvvet gezerim
derseniz ‘free walking tour’ u da tercih edebilirsiniz. Bu turda size eşlik
eden rehber şehrin önemli noktalarını yürüyerek gezdiriyor ve siz gün sonunda
kendisine bahşiş veriyorsunuz. Anlatım dili İngilizce. Daha detaylı bilgi için http://www.triptobudapest.hu
Budapeşte Buda ve Peşte’nin birleşmesi ile
ortaya çıkmış. Tuna nehri şehri ikiye bölüyor. İki şehri birbirine bağlayan
önemli köprüler var. Bunlardan en ihtişamlı olanı ‘Chain Bridge’ (Zincirli
Köprü).
Akşam hava karardığında ihtişamdan ne
kastettiğimi anlıyor olacaksınız. Sürekli anlatılan da bir hikayesi var. Buraya
yapan mimar köprüde bir hata bulursa kendisini Tuna nehrine atacağını söylemiş,
Köprüyü inceleyen kimse hata bulamazken ufak bir çocuk çıkıp köprünün
iki başında bulunan aslanların dili olmadığını söylemiş ve bunun üzerine mimar
kendini köprüden atmış neyse ki yüzme biliyormuşJ
Budapeşte
Konaklama:
Önemli tarihi yerlerin bulunduğu bölge Buda,
eğlencenin ve popüler otellerin bulunduğu taraf ise Peşte. Biz de bu nedenle
şehir merkezinin en cafcaflı restaurant, bar ve caddelerine yakın olabilmek
adına konaklamamızı Peşte tarafında gerçekleştirdik. Mercure otel, tam da her
yere yürüme mesafesinde. Şehirde 8 tane Mercure otel varmış o
nedenle açık adresini yazmam gerekirse 1052 Budapest Vaci Utca 20 –
Magyarorszag Vaci Street 20. Otelden beklentiniz çok yüksek olmasın, odalar
temiz, merkezi ve fiyatı uygun. Gitmişken tarihi bir otelde kalayım fiyat benim
için sorun olmaz derseniz de ben olsam Marriott, Sofitel ya da Four Seasons
Otel’den birinde kalırdım. Hepsinde şahane manzara var.
Şehirdeki gezi rotalarını kısaca listemek
gerekirse;
Buda tarafı;
- Gellert Tepesi (Gellert Hegy)
- Gellert Tepesi (Gellert Hegy)
Bu tepede gerçekten şahane bir Peşte
manzarası var. Yürümek biraz zaman alsada değer. Her zaman taksi kullanma
şansınız var.
- Özgürlük Heykeli (Szabadsag szobor)
Bu heykel 2. Dünya savaşının ardından süren
komünizme ait tek yapı. Ülkenin özgürlüğünü sembolize ediyor ve neredeyse şehrin
her yerinden görünüyor.
- Kale Tepesi (Varhegy)
- Kale Tepesi (Varhegy)
Kale tepesine ulaşmanın farklı yolları var.
Ara sokaklara dalarak yürümek, merdivenleri tırmanmak, hop and hop off’a
binerek yakınana kadar varmak ya da
finikülere binmek.
Kale tepesine geldiğinizde bu aşağıdaki
yapıları da görmeniz mümkün.
- Kraliyet
Sarayını (Royal Palace)
-
Matthias Kilisesini
(Matyas Templom)
Macar Kralı
Matthias bu kilisede 2 kez evlendiği için kiliseye ismini vermiş. Klise
Budapeşte’nin en eski binalarından biri, 13yy ait bir yapı. Osmanlılar şehri ele geçirdiğinde kiliseyi camiye
çevirmişler fakat halk özgürlüğünü kanıtlayınca yapı tekrar kliseye
dönüştürülmüş.
-
Balıkçı Kale
Burcunu (Fisherman's Basiton – Halaszbastya)
Budapeşte genel anlamda tam bir masal şehri, bu yapıyı gördüğünüzde daha
da ikna olacağınıza eminim. Tam
fiction ya da çizgi film çekimine uygun yapılar var.
- Gül Baba Türbesi
Osmanılılar döneminden kalma türbe
Peşte tarafı;
- Parlamento Binası (Orszaghaz)
Peşte tarafı;
- Parlamento Binası (Orszaghaz)
Bu turunuzda Parlamento binasının içini
gezmek için mutlaka vakit ayırın derim. Tek kötü yanı EU vatandaşı
olmayanlardan giriş için 2 katı para almaları. EU vatandaşları 2600 Forint bilet parası öderken
siz Türk olarak 5600 ödemek durumunda kalıyorsunuz. Çinli ya da Hintli değilseniz bence
İtalyan, İspanyol ya da Yunanlı olduğunuzu söyleyebilirsiniz. Tabii size
karşılık o dilde soru falan sormamalarını dileyerek. Biz yapamadık ama sonradan
düşününce sadece EU vatandaşı olmadığımız için ödediğimiz iki katı para
anlamsız geldi. Neyse bina ve turu yaptıran rehberler her türlü parayı hak
ediyorlar. Binanın içi öyle ihtişamlı ki gerçekten parlamenter olmak geliyor
insanın içinden.
Nehir kıyısında Parlamento binasına yakın
demir ayakkabıları da görün derim. Hikaye biraz acıklı, 2. Dünya savaşı sırasında
Tuna nehri kıyısında sırtından vurulan Yahudileri simgeliyor.
- St. Stephen's Basilica (Szent Istvan Basilika)
Şehrin en uzun yapılarından. İçini gezmek
mümkün.
- Merkez Sinagogu (Dohany Utcai Zsinagoga )
Avrupa’nın en büyük sinegogu olduğu için,
önemli bir yapı. Biz gittiğimizde kapalı olduğu için içini görme fırsatım
olmadı.
- Andrassy Caddesi (Andrassy Ut)
Bu cadde Budapeşte’nin Şanzelizesi. Bütün
marka dükkanlar burada. İndirime denk gelirseniz hava alanında geri alacağınız
vergiyi de düşünerek Türkiye’den daha ucuz fiyatlara istediklerinizi almak
mümkün. Bu arada bu caddenin hemen paralelinde şık restaurantlar var, eğlencenin
kalbi de bu caddeye çok yakın diyebilirim. Opera binası da tüm ihtişamıyla burada
bulunuyor. Gitmişken operaya bilet alalım derseniz aklınızda bulunsun.
Kahramanlar Meydanı (Hosok Tere)
Kahramanlar Meydanı (Hosok Tere)
Oldukça geniş bir meydan. Ülkenin
kahramanlarını şanına yakışır bir şekilde sergiliyorlar.
Şehir Parkı (Varosliget)
Vaci Caddesi (Vaci Utka)
Bu cadde sadece yaya yürüyüşüne açık ve
etrafınızda birçok hediyelik eşya dükkanı ve restaurant bulacağınız bir cadde.
Budha Bar’ı arkanıza alarak yürürseniz eğer, caddenin sonunda Central Market’e
ulaşabilirsiniz.
- Central Market (Központi Vasarcsarnok)
- Central Market (Központi Vasarcsarnok)
Burası hem turistik hem de yerel halkın Pazar
alışverişini yaptığı açık bir Pazar. Hediyelik eşya, peynir, et, sebze ve meyve
satın almak için uygun. Hediyelerinizi yine de cadde üzerinde bulunan hediyelik
eşya mağazalarından alın derim. Central Market çoktan turistik olmuş bile.
Vörösmarty Meydanı
Oldukça şık bir meydan. Kafeler, mağazaların
bulunduğu meydanda Avrupa’nın birçok şehrinde var olan Hard Rock Café ve asıl
önemlisi 150 yıllık Gerbeud kafe burada bulunuyor.
Erzsebet Ter Meydanı
Gençlik çoğunlukla bu meydanda takılıyor, o
nedenle her daim hareket var. Love Tree’ye inanıyorsanız bir kilit bağlamak
için ziyaret edin.
Tekne turu yaparken önemli binaları oldukça
güzel resmedebilirsiniz. Tekne turu demişken akşamüstü şehir aydınlıkken binip
hava kararmaya yakında ışıklandırılmış halini yine tekneden izleyin derim. Bu
arada yemekli tekne turları da var ama biz tercih etmedik. Tekne tur esnasında Margit Adası’na da uğruyor.
Ada Budapeştede yaşayanlar için yürüyüş mekanı olarak tercih ediliyor. Bisiklet
turu da yapmanız mümkün, ayrıca ada da 2 adet lüks otelde var.
- Termal
Havuzlar
Gelelim termal havuzlara, o kadar ün
yapmışlar ki bu termal havzuların birçok hastalığa şifa olduğu söyleniyor. Buda
ve Peşte tarafında bu konuda ünlenmiş havuzlar var. Kişi başı 4500 Forint’e
şifa bulmanız mümkün.
Sen ne anlatırsan anlat ben illa kendi rotamı çizip gezicem diyenler bu lini mutlaka incelesin. https://www.triposo.com.
Her yerden şehri gezip gördük bir de dönme dolaba binip manzaraya bakalım derseniz o da mevcut.
Budapeşte Gece
Hayatı:
Her yaştan insanın takılabileceği mekanlar söz konusu.
Herkesin bahsettiği ruin bar konseptini mutlaka görmelisiniz. Bunun en güzel
örneği Jewsih District’te bulunan Szimpla Kert. Her
odası farklı döşenmiş, gündüz giderseniz müze gezer edasıyla da gezmeniz
mümkün.
İçkiler o kadar uygun
fiyatlı ki Budapeşteye gittim, şöyle kafayı bulup eğlenemedim deme şansınız yok.
A38 Ship, Trafiq, Peaches&Cream.
Studio Club, Bad Girlz (Coyote Ugly filminden fırlamış bir mekan). Bad Girlz
tam da Four Seasons otelin bulunduğu yerde. İsterseniz önce Four Season'ın
barında şık bir kokteyl için, ardından Bad Girlz’e ya da o sokakta bulunan bir
çok farklı barı ziyaret edin zevkinize göre.
Ara sokaklarda da çok
farklı barlar varmış, ama çok da dar sokaklar içinde ise de tehlikeli
olabiliyormuş. Aklınızın bir köşesinde bulunsun. Bulduğunuz her deliğe girmeyin
yaniJ
Budapeşte Alışveriş:
Bu şehirde öyle
çılgınca alışveriş yapıp döndük diyebileceğinizi sanmıyorum. Birçok marka var
ama indirim dönemi değilse ülkeden çıkarken vergisini düşseniz de çok uyguna
gelmiyor. Alınacak en güzel şey Kristal ürünler. Yeni evleniyorsanız falan
Paşabahçe ya da Butik mağazasına tonlarca para dökene kadar Budapeşteye gelin,
hem seyahat edin hem de tüm içki ve bardak setinizi tamamlayın derim. Hediyelik
eşyacılarda satılanlar biraz daha uygun ama illa marka alayım derseniz de
Herend’in dükkanına uğmayadan geçmeyin. Bir de enteresan bir şekilde memlekette kürk
uygun fiyata. Kürk kalpaklar inanın bana Kazakistan'dan bile ucuz. Vintage
ürünler satın almayı seviyorsanız mutlaka Szyputnik mağazasına uğrayın. 2.el çok uygun fiyata kürkler var ama onun
dışında çok farklı ürünlere de rastlamanız mümkün. Bir şey almadan çıkmak
imkansız gibi. Ben özellikle ipek gömleklere bayıldım.
Gastronomi:
Benim için olmazsa olmazlardan. Gitmeden
araştırdığım, inanın bana önemli tarihi binalardan daha çok hangi restaurant ya da
sokak yemek mekanlarının ünlü olduğu ve tabii mutfağı. Budapeşte'nin en meşhur
yemeği Gulaş, bana çok hitap ettiğini söyleyemem çünkü et suyu yemeklerle aram
çok iyi değildir ama yiyenler oldukça beğendi. Bu arada her yerde kırmızı toz
biber satıldığını göreceksiniz, Avrupa'da baharatı bu kadar yoğun kullanan başka
bir halk yok sanırım. Yemeklerinin bazıları bizim Türk yemeklerine çok benziyor
onlarda domates, soğanı bizim gibi kavurup birçok baharat ekleyip ardından
malzemeyi içine katarlarmış. Osmanlı
etkileri demeden geçemeyeceğim. Sebze ve meyve alışkanlıklarını da bizden
almışlar. Hop and Hop Off turu alırsanız tüm bu hikayeleri dinliyor
olacaksınız. Bu arada bir şehiri gezeceğiniz zaman farklı internet sitelerine baktınız,
blogları okunuz falan tamam da Tripadvisor’a bakmadan geçmemenizi tavsiye
ederim. Genelde tavisyelerinde çok yanılmıyorlar.
Budapeşte'de her damak tadına uygun yemek bulmak mümkün, çünkü dünya
mutfağın çok restaurant var. Aralarında bilindik olanlarının da şehirde
şubeleri var. Wasabi, Nobu, Da Mario, Hard Rock Cafe gibi.
Biz bunların dışında yerler keşfedebilmek adına
farklı yerlere gittik. İlk vardığımız öğlen Central Market yolu üzerinde sol
tarafta bir sokak restaurant'ına gittik ve lokal mutfağından yemekler yedik ama
benim gibi et suyu düşkünü değilseniz şahane pizza da yapıyorlar.
Akşam ise yine lokal takılıp Çigan müziği dinlemek
istediğimizi söyleyince otelin bizi yönlendirdiği restauranta gittik. Şık ama
Budapeştede yediğimiz en pahalı yemekti diyebilirim. Ayrıca çok da lokal bir
Çigan müziği olmadı sanki, müziği yapan kişiler smokinli ve oldukça cool'lardı. Mekanın adı "Razkakas"
Ertesi gün size sokak yemekleri demiştim ya hani mutlaka
gitmelisiniz diyorum. Jewish District’te bulunan Meksika yemekleri yapan El
Rapido ve bizim dürüm tipinde sandviçleri ve çorbaları ile meşhur Bors. Sandviçlerinizi elinize alıp sokakta bulunan 3 tekerlekli motorsiklerin arka
kasasına içeceklerini koyarak yemek yiyorsunuz. İçeride atıştırmak kalabalıktan
dolayı pek mümkün değil. Bu yolun biraz ilerisinde yan yana sokak yemeği satan
büfelerde var ama kokusu beni cezbetmedi açıkcası.
![]() |
Bors Gastro Bar |
![]() |
El Rapido Mexican |
![]() |
Imazs Sushi |
![]() |
La Pampa Steak |
Akşamüstü güzel bir mola vermek için NewYork Cafe’ye
mutlaka uğrayın . Tatlı ve kahve keyfi yapabilirsiniz ya da bizim gibi hazır
bu kadar şahane bir görsel güzelliğe denk gelmişken bunu şampanya içerek
taçlandırabilirsiniz. Dünyanın en ihtişamlı kafesi olarak geçiyor, o yüzden
görmeye değer.
![]() |
NewYork Cafe |