Etiketler

27 Şubat 2013 Çarşamba

Vapiano



Vapiano denildiğinde aklıma ilk gelen kendi damak tadıma göre lezzetler yaratabileceğim ve içeriye girdiğimde domates, sarmısak, makarna ve pizza gibi hoş kokuların aklımı çeldiği bir İtalyan mutfağı.

İnsan her gittiğinde ne olur biri beni engellesin de pizza ve makarna yemeyeyim diye aynı sıkıntıyı yaşar mı?. Gerçi son derece cezbedici salata seçenekleri de yok değil ama o makarnalar beni benden alıyor. İki kişi gittiysek hadi birimiz pizza ya da makarna diğerimiz salata alalım muabbeti heralde değişmez bir klasik benim için Vapiano’da. Kendimce çok kaloriden yırtıyorum:)

Pizzalar tam bir italyan, üzerine istediğiniz gibi malzeme ekleyip çıkartmanız mümkün, tüm malzemeler gözünüzün önünde hazırlanıyor ve pişiriliyor. Makarnalar da farksız değil, menüdeki seçeneklere ek olarak şarap sosu, ceviz, fıstık ya da farklı sebze, et, tavuk, karides vs ekletebiliyorsunuz, tamamen yaratıcılığınıza kalmış. Kepekli makarna da mevcut ama inanın bana ne zaman yesem beni bir beyaz makarna kadar keyiflendirmedi, kepekli makarnaya ne sos hazırlatırsanız hazırlatın yine kepek tadı baskın kalıyor o da gerçek anlamda bir haz yaşatmıyor insana. 
Salatalara da diyecek yok, tüm malezemeler mevcut. Americano ve Fungi benim favorilerim yanında bir kadeh sarapla harika oluyor. Fungi ile beyaz, Americano ile de kırmızı şarabı tercih edebilirsiniz. Çalışanlar yıllardır aynı, benim için içeri girdiğimde aynısından diyebileceğim bir mekan:) 
Açıldığından beri müdavimiyim diyebilirim. 

Yazın caddenin kalabalığından uzaklaşarak kırmızı koltuklarına yayılıp hem sohbet etmek hem de ortalama fiyata lezziz yemekler yemek yiyebilmek adına doğru adres. Fiyat seçeceğiniz ek malzemeye göre değişiklik gösterebilir, hatırlatmakta fayda var.

Mekanın işleyişini de bilmeyenler için biraz anlatmam gerekirse; kapıdan girerken size kartlar verliyor ve içeride verdiğiniz sipariş doğrultusunda kartlarınızı işletiyorsunuz. 4 farklı bölüm var, İçecek (sıcak, alkollü içecekler ve tatlılar) Makarna, Pizza ve Salata. Bu üç bölümde ise aynı zamanda çorba, carpaccio, bruschetta ve alkolsüz içecek siparişi de verebilirsiniz. Birkaç gidişten sonra sistemi hiç yadırgamıyorsunuz. Hesabınızı çıkışın tam yanında bulunan kasalara kartınızı okutarak ödüyorsunuz. Ödeme yaparken tanıdığım kimsenin hayır diyemediği jelibonlardan birkaç adet kaçamak yapmayı da unutmayın. Avuçla alanını da görmedim değil.


Bu arada benim bahsetiğim ve sıklıkla gittiğim yer Suadiye Vapiano, aynı mekanı Nişantaşında da açtılar. Sanıyorum franchise olarak değil bireysel açıldı ve inanın menü ve işleyiş aynı olmasına rağmen tek bir lezzet bile birbiri ile eşleşmiyordu. Birçok insan da benimle aynı fikirde idi sanırım ki çok tutunamadan kapandı Nişantaşı şubesi. Demek istediğim mekan kadar çalışanların el lezzeti de çok önemli. Hala gitmeyen varsa bence denemeye değer…


Suadiye Mh. Selim Ragıp Emeç Sk No:4, 34000 İstanbul
0216-464 4265

21 Şubat 2013 Perşembe

Anzer Sofrası

Yolunuz Sarıyer'e düşerse Hacı Osman yokuşunun denize kavuştuğu yerde sizi bekliyor Anzer Sofrası. Karadeniz mutfağını seviyorsanız ziyaret etmeye değer diyorum.
Menüde neler yok ki; Karalaha çorbası, Çayeli Kurufasulyesi, Muhlama, Karalaha dolması, Hamsili Pilav, Hamsi Tava, Trabzon kavurma, Turşu Kavurma ve Laz böreği tatlısına kadar...

Yook ben asla Karadeniz yemeği yemem derseniz köfte ya da tavuk ızgara,  pilav ve mercimek çorba da mevcut. Menü aslında oldukça sade sadece hepsini bir anda gördüğünüzde ne yemek istediğinize karar vermeniz gerekiyor. Biz biraz aç mı gittik gözümüz mü doymadı nedir bilmem ama Karadeniz mutfağına ait olan lezzetlerden Hamsi haric hepsini denedik. Kurusafulye ve muhlamaya gerçekten diyecek yok, ağzınızı şapırdata şapırdata yememeye özen gösterin:)
Karalaha dolmasının yaprakları biraz sert ve kıymasıda benim ağız tadıma göre biraz ağırdı ama yine de size kalmış, denenebilir.
Menüyü görünce birden sipariş etmek yerine yavaş yavaş ısmarlamanızı tavsiye ederim. Fiyatlar oldukça makul, öğlen yemekleri için farklı bir lezzet durağı olabilir. Dekorasyon anlamında fazla bir beklentiniz olmasın esnaf lokantası tadında, hizmet eden kişiler oldukça cana yakın. Lokantanın duvarlarına bakarsanız baya bir ünlü akınınada uğramış. Bilen biliyor burayı ve tavsiye ediyor. Hatıra olsun derseniz bir resimde siz çektirin.
Mısır ekmeği yemeden sofradan kalkmayacağınızı düşündüğümden ona hiç deyinmedim bile:)

Kefeliköy Bağlar Yolu Cad. No:5 Sarıyer/İstanbul
0212-223 2533
www.anzersofrasi.com



14 Şubat 2013 Perşembe

Etkili İletişim




Gün geçtikte hepimiz teknolojinin daha da bir kurbanı oluyoruz. Neredeyse yüz yüze gelmeden ya da eski usül telefonla konuşmadan sana whatsapp’dan yazdım, viber’dan aradım, tango kullanmıyor musun, facebook mesaj kutuna bakmadın mı gibi cümleleri sıklıkla duyuyoruz. Hatta o kadar sık ki normal hayatımızın baya bir parçası oldular. Mail atmak bile daha 90’lı yılların sonunda oluşan bir kavramken ona bile üşenir olduk.

Bu paragrafı yazarken eleştiriyor olduğumu düşünmeyin çünkü aynı şeyleri bende yapıyorum ama zaman zaman da  dur demek istiyorum. Evet teknoloji hayatımızı kolaylaştırıyor ve hatta bazen bedava getiriyor iletişimimizi. Örneğin yurtdışında yaşayan arkadaşınızı viber, tango ya da skype üzerinden ücretsiz arayabiliyorsunuz. 

Sadece derdim bu tekloji bizi gün geçtikçe daha da iletişim özürlüsü haline getiriyor ve birbirimizden uzaklaştırıyor. Hergün çok sayıda mesaj alıp, değerlendirip, cevaplamak zorunda kalıyoruz fakat etkili iletişim kurabiliyor muyuz?

Etkili iletişim kurabilmek için duygularımızı devreye sokmalıyız. Sadece salt mail okuyarak ya da whatsapp cevaplayarak karşımızdakinin ne demek istediğini anlamaya çalışmak çok zor.  
Acaba bunu mu demek istedi gibi cümleler sarf ettiğinizi duyar gibiyim.  Ne hissettiğinizi ve neden hissettiğinizi anlayamamak oldukça rahatsız edici bir durum. Halbuki bir düşünün şöyle karşılıklı geldiğinizi. Sevgi ise sevgiyi, görüş paylaşımı ya da tartışma ise bile onu da içinizden geldiği gibi yaşayıp paylaştığınızı.

Etkili bir iletişim için öncelikle yüz yüze konuşma alışkanlığını geri kazanmamız gerekiyor sanırım sonrasında ise yapılacakları kendimce aşağıdaki gibi  sıralayabilirim:

  1.  İyi bir dinleyici olun.
  2. Karşınızdaki kişinin sözünü bitirmesine izin verin, belki başta söylediğinden tamamen farklı birşey ifade etmeye çalışıyordur.
  3. Sabırlı olmaya özen gösterin.
  4. Bir arguman içerisine girecek iseniz sözcüklerinizi iyi seçin ve kişisel eleştirilerden kaçının. Sadece duruma odaklanın.
  5. Herzaman kazanan olamayabilirsiniz, kaybetme ihtimaliniz olduğunu da göz önünde bulundurun.
  6. Mimiklerinizi kontrol etmeye çalışın, söylediklerinizle yaptığınız mimiklerin birbiriyle uyumlu olması gerekir.
  7. Biri sizinle konuşurken yüzüne bakın ve farklı birşeyle uğraşmayın. Karşınızdaki kişi ona saygı duyduğunuzu hissetmeli.
  8. Konuşan kişinin sözünü siz tamamlamayın.
  9. Karşınızdaki kişiye kırgın ya da kızgın olabilirsiniz. Bunu rahatlıkla anlatın. Duygularınızı açıkça paylaşmaktan çekinmeyin.
  10. Yukardaki 9 maddeyi hayatınızın içerisindeki tüm iletişim alanlarında uygulayın. İşe yaradığını ve hayatınızın daha kolay bir hal aldığını göreceksiniz.

12 Şubat 2013 Salı

Karaköy Lokantası & Son Günlerin Karaköy'ü


Eski mimari bir binanın içinde yer alan lokanta... 

Gündüzleri esnaf lokantası akşamları ise meyhaneye dönüşen bu mekana adım attığınızda ilk dikkatinizi çeken şeyin mavi çini fayanslar olacağından eminim. İki katlı bu şirin restaurant aslında tam turistik ama bu ara Karaköy’ün trend haline gelmesiyle lokallerin de akşamları uğrak noktası haline dönüşmüş.

İki katlı olmasına rağmen çok fazla masası yok, şöyle göz kararı 30-35 masa diyebilirim. Cumartesi akşamı gitmek istiyorsanız hafta başından rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Bu ara gerçekten herkesin dilinde olduğundan, Salı gününden Cumartesi masaları çoktan dolmuş oluyor. Restaurant’a girer girmez kendinizi mavilikten alabilirseniz karşınıza kocaman bir meze dolabı çıkıyor. Menüden seçmek yerine dolaptan görerek seçmek çok daha akıl karı. İçerde neler var diye merak edenlere; enginar kalbi, lakerda, ıspanak kökü, ahtapot, levrek marine, yoğurtlu patlıcan, börülce ve daha niceleri. Ara sıcak olarak ızgara karides, ahtapot, paçanga böreği, kaşar pane, pastırmalı humus, karides güveç denenebilir. Biz bunları tercih ettik ama siz damak tadınıza göre farklı seçimler de yapabilirsiniz. Fiyat olarak çok da esnaf lokantası diyemem ama uçuk pahalı da değil. Balık yemeden, 4 kişi 1 büyük rakı ve tüm bu meze ve ara sıcaklarla 300-350 TL civarına yemek yeme imkanına sahipsiniz. Tadı damağımda kalan lezzetler lakerda ve pastırmalı humus.

 

Bu arada özellikle yaklasık 1-1.5 seneden beri Karaköy harika bir dönüşüm içerisinde. Cihangir, Tünel ve Şişhane’yi takiben, şu an günümüzün en popüler semtleri arasında. Anadolu yakasından bir vapurla ordasınız ve her yer yürüme mesafesinde. Lokanta Maya, Karaköy Lokantası ya da Bej’de yemek yiyebilirsiniz örneğin. Bej aynı zamanda yemek öncesi ya da sonrası için de oldukça uygun bir aperatif mekanı. Biz bu gidişimizde yemek çıkışı uğradık, keyifli müzikleri ile biraz kıpırdanmak baya iyi geldi. Akşamüstü, özellikle de bu aralar, güzel bir havaya denk gelirseniz tüm kalabalığın cafe’nin önündeki ufak alandan pasajın içine kadar taştığını göreceksiniz. Bir sonraki durağım Zelda Zonk ya da Unter olacak, fırsat olursa Nublu’da da jazz keyfi yapılabilir. Sizlerin de mutlaka gidip memnun kaldığı yerler vardır Karaköy’de, farklı yorumlar ve önerilerinizi paylaşmanız beni mutlu eder.

Unutmadan Karaköy’e gelmişken olmazsa olmazlardan biri ise kesinlikle Güllüoğlu Baklava. İçeri girdiğinizde kendinizi kaybetmemeye dikkat edin, şeker komasına girebilirsiniz, hem de zevkten dört köşe. Uzun lafın kısası bu ara Karaköy uğramanın tam vakti.

Kemankeş Karamustafa Paşa Mh. Kemankeş Cd. No:37, 34425 Istanbul
0212-292- 4455
*******************************************************************************
Karaköy Lokantası has been established in 2000 and was already popular as a lunch spot but also getting well-known as a meyhane (Turkish Tavern) within tourists & local Istanbulites. Family owned restaurant is located on a small street behind the Karaköy shipping dock and has no sea view but settled in a old nice building. The decor is very interesting with ceramic blue walls. The food is like tapas and delicious at reasonable prices. Lunch menu changes daily, the hünkar beğendi (beef served with eggplant puree) can be rated as my top favorite. For dinner, there is a wide variety of mezes  like smoky eggplant, artichoke heart, humus with bresaola, spinach root, black eyed peas as well as grilled octopus, calamari, shrimp.  You may choose your own type from meze cupboard and enjoy the tastes with raki (local Turkish drink) or wine. Reservation is a must. For weekend reservations please try to book from Monday or Tuesday.


8 Şubat 2013 Cuma

Cundalı Balık



Duyduk duymadık demeyin Anadolu yakasında Misina Balık’a rakip çıktı. Hafta sonu Kalamış’ta bulunan Cundalı Balık’a tavsiye üzerine gittik, iyki de gitmişiz. Mekan oldukça geniş, masalar öyle çok da birbiri içinde değildi. Benim için herşeyden önemlisi Ayvalık Cunda’da bulunan ve oraya özel olan tüm meze ve otların bulunmasıydı, inanın neredeyse hepsi vardı. Sahibi Hüseyin Bey balık, ot, peynir, zeytin ve zeytinyağını Ayvalık’tan getirtiyormuş, Yemek esnasında müşteri memnuniyetini ölçmek için masaları tek tek ziyaret etmesi ayrı bir nezaket. Web sitesini incelediğimde ise annesininn Giritli olması nedeniyle Girit mutfağını çok iyi bildiğini yazıyor. 
Tüm bu detaylardan sonra neler yediğimizden bahsedecek olursam Girit ezmesi, süzme yoğurtlu kuru domates, otlu levrek sarma (kişi başına 1 adet sipariş edebilirsiniz, yarı yarıya yemek kesmiyor), zeytinyağında ahtapot, ızgara kalamar, özel sosunda jumbo karides, ızgara ahtapot & kalamar, fava, lor peyirli patlıcan ve güveçte sıcak yoğurlu ot.  Favorimiz ızgara ahtapot oldu balık yemek yerine bir porsiyon daha istedik aynı şeyden. Bu gidişimizde balıkların tadına bakamadık ama en kısa zamanda yeniden gidip size bahsedeceğim. 
Meze dolabı hemen girişte, zevkinize göre bakarak sipariş etme olanağınız var. Bizim gibi kendinizi meze ve ara sıcaklara kaptırırsanız balık’a yer kalmayacağına emin olabilirsiniz.
Tatlı ve meyve servisini neredeyse abarttılar diyebilirim. 4 kişi olmamıza rağmen, sıcak helva, sakızlı tarçınlı muhallebi, sıcak irmik ve bol meyve ikram ettiler. 8'de oturduğumuz masadan kalktığımızda saat 1’e geliyordu artık siz hesap edin ne kadar hakkını vererek ve tadını çıkararak yediğimizi. Fiyatlar şimdilik makul umarım lezzet ve hesap geneline hiç dokunmazlar, en azından bir süreJ
Mekanla ilgili tek eleştirim sadece 1 adet tuvalet olması, herkes yiyip içince hafif bir kuyruk olmuyor değil, en kısa zamanda bu probleme bir çözüm rica ediyoruz.
Münir Nurettin Selçuk Caddesi No:62 Kalamış Kadıköy
0216-550 9797

7 Şubat 2013 Perşembe

Köfte Noktası



Yeni keşfimizle sizi de tanıştırmak istiyorum. Yine bir sinema öncesi klasiği en fazla 1 saat içinde nerede yemek yiyebiliriz derken bir arkadaşımızın tavsiyesi üzerine Caddebostan Burger King’in karşısında bulunan Köfte Noktasına gittik. Ufak bir dükkan fakat hem içerde hem de dışarda oturma olanağı sunuyor. Sahibi oldukça güler yüzlü ve ilgili. Köftelerin etlerini Günaydın’dan ekmeklerini ise Komşu fırından alıyolar. Evinde nasıl bir lezzet ve titizlik var ise onu dükkanına yansıtmış gibi, oldukça özenilmiş tüm tatlara. Köfteler sipariş verdiğiniz anda yoğrulduğu için acılık derecesini ayarlayarak, maydonoz vs gibi malzemeleri de ekleyip çıkarmak mümkün. Beğendili köfte ve Nokta Güveç’i tavsiye edebilirim. Beğendili anneanne köftesi daha da lezziz hatta, tıpkı evde yapılan sulu, ekmeği, soğanı ve maydonuzu olan köftenin lezzetinde. Güveç ise domates, biber ve mantarlı üzerine mozerella peyniri eritilmiş. Bunların dışında mantı, köfte ekmek gibi farlı tatlar da mevcut. Dışarda köfte yeniyorsa yanında mutlaka piyaz da yenir diye düşünen biri olarak piyazı menüde unutmamalarına ayrıca sevindim. Denemeye değer olduğunu düşünüyorum, hafta içi iş çıkışı evde yemek yapmaya üşenenler için kesinlikle doğru adres. Hem lezziz hem de sağlıklı bir menü. Gitmeden menüyü incelemek isterseniz web sitelerinde tüm detaylar mevcut.
Caddebostan Mahallesi, Cemil Topuzlu Cad. No: 135/1 Kadıköy/Istanbul
0216-360-1415
http://koftenoktasi.com

5 Şubat 2013 Salı

Koço Restaurant


Moda da kendim bildim bileli var olan eski bir balıkçı Koço. Bundan 4 -5 sene öncesine kadar çok ama çok popüler bir yerdi. Bu kadar çok alternatif de olmadığından haftasonları Koço’ya gittiğinizde bir tanıdığa selam vermeden masanıza oturamazdınız. Şimdi ise kalabalığı aynen devam ediyor ama ne yazık ki mezeler ve ana yemekler eski lezzetini kaybetmiş. 

Yazıp yazmamak üzerine çok gidip geldim çünkü eskiden oldukça sevdiğim ve ailecek sık sık gittiğimiz bir mekandı ama inanın bu yazıyı yazmadan 3 farklı kez ziyaret ettim ve sonunda fikrimi değiştirecek sıcak helvadan başka ahh bunu da iyki yedim diyeceğim birşeye rastlamadım. Ciğer sevmem ama yiyenler fena olmadığını söyledi, birde belki kabak kızartma onun dışında beraber gittiğimiz tüm arkadaşlarım benimle aynı fikirde. Bu arada fiyatlar da eskiye oranla yüksek ne yazık ki.

Değişmeyen özelliği ise hala bir aile mekanı olması. Genellikle eş dost kalabalık gidilir, çift gidip 2 kişi oturana az ratlarsınız. İlla gidelim derseniz yaz ya da baharda gidip bahçesinde oturmanızı öneririm. Moda manzarasını doya doya izleyebilirsiniz.

Asıl enteresan olan restaurant’ın hemen altında 1930'lu yıllardan bu yana var olan Rum kilisesi  "Ayazma". Bu özelliği ile dünyada tek olabilir belkide. Ufacık bir ibadethane. Suyunun kutsal olduğu inanışı günümüze kadar gelmekte. Moda’ya gelenler genelde Ayazma çeşmesinden 1 şise su almadan gitmezler. Dileğiniz olduğunda ise 1 şise yağ getirmeniz gerekli.  Bu da extra bir bilgi:) Rakı kadehlerinizi tokuşturmadan önce belki uğramak istersiniz.

http://kocorestaurant.net
Moda Caddesi No:171/A Moda/İstanbul

4 Şubat 2013 Pazartesi

Hamdi Restaurant




Gündüz bile Eminönüne gitsem dur gidip terasında bir lahmacun yiyeyim dediğim bir mekan Hamdi Restaurant. Daha çok turistler için cezbedici olduğunu bilsem de o manzara beni kendine çekiyor. Galata, Boğaz, Sultanahmet adeta ayaklarınızın altına serilmiş bir konumda.

Yemekler bildiğimiz klasik kebapçı yemekleri olsa da fıstıklı kebabı belki diğerlerine nazaran öne çıkıyor. Katmer ve baklavaya ise diyecek yok. Hafta içi, hafta sonu, öğlen, akşam ne zaman gitsem kalabalık, bu nedenle rezervasyon şart. Özellikle terasında keyif yapıp manzaranın tadını çıkaralım derseniz baharı bekleyin derim.

Rüstem Paşa Mh.  Kalçin Sk No:17, Fatih
0090 212 5280390
*********************************************************************************
Decent and historic Turkish kebap place, close to Grand Bazaar with great Eminonu, Galata, Bogaz, Sultanahmet view. Terrace area can be preferable for its view. It is mostly a crowded restaurant, good for large group of people. 

Food suggestions can be Lahmacun (known as Turkish pizza with meat), mezes as a starter hummus and eggplant. You will be able to choose more from the meze tray. For main dish Pistachio Kebap or Aubergine  kebap can be a good choice.  As a dessert Künefe (hot dessert) or Baklava will give you a reason to visit this place again and again. You may also try Katmer.

Doluca, Kavaklidere or Sarafin can be a good choice of Turkish wines; but if you want to taste the authentic local drink try Raki. Coffee service is amazing to see for tourists. Do not forget to tip the guy.

Dressing up is not a must. Business, business casual or casual dress is acceptable.

If you are coming from Anatolian side take the ferry to Eminonu than ask for the restaurant, walking distance from the port. From Taksim you may take a nice stroll down here or take a cab.
Operates between 12:00 to 11:00 PM



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...